5 Nisan 2010 Pazartesi

Elektiriğin yol açabilecegi tehlikeler nelerdir

Elektiriğin gümüzdeki önemi tartışılmaz artık bir çok insanın neredeyse elektiriğe bagımlı hale geldi evimizde bilgisayar televizyon ve bir çok alet elektirik yardımı ile çalışıyor ve düşündüğümüzde 1-2 saatlik elektirik kesintisine daha pek çok kez tahammül edemiyoruz.Bu böyle oluncada elektiriğin biizm için ne kadar vazgeçilmez oldugunu anlıyoruz.

Elektiriğin yol açabilecegi tehlikeler nelerdir

18.yüzyılda Benjamin Franklin'in yıldırımlar üzerinde yaptığı çalışmalardan bu yana elektrik alanında büyük gelişmeler kaydedilmiş olup artık günümüzde onsuz bir yaşam düşünülemez hale gelmiştir. Büyük enerji santrallerinde üretilen elektrik enerjisi yüksek gerilim hatları ile çok uzak mesafelere aktarılmakta, kurulan sistemler ile de en uçtaki evlere, işyerlerine varıncaya kadar dağıtılmaktadır.

Canlılar ise bazı vücut fonksiyonlarını yerine getirirken için vücutlarında ürettikleri elektrik enerjisini kullanmaktadır. Başta beyin, kalp gibi organlarımıza ait hücreler elektrik enerjisi üretir, ve sinirler yolu ile bunu kaslara diğer bölgelere iletirler, alıcılardan gelen sinyaller ise yine sinirler ile beyine yani merkezi sinir sistemine bir elektrik akımı olarak taşınır.

Deniz canlılarının bazıları vücutlarında ürettikleri elektriği düşmanlarına karşı korunmak amacıyla bir savunma silahı olarak kullandıkları da bilinmektedir.

Doğadaki elektriğin en görkemli boyutuyla karşımıza çıkan yıldırımlar ise yine bulutlar ile yeryüzü arasında meydana gelen yine elektriksel bir olaydır.

Elektrik direklerinde, panolarda , trafolarda, yüksek gerilim hatlarının yakınlarında , elektrikle çalışan pek çok cihazın üzerinde tehlike karşı ikaz eden işaret ve yazılara rastlamak mümkündür. Aslında elektrik her zaman öldürücü değildir, yine de daima güvenlik tedbirlerine uygun davranmak lazımdır.

Doğadaki maddeleri elektriği iletmeleri açısından "iletkenler" ve "yalıtkanlar" (dirençler) olarak kabaca ikiye ayrılmaktadır.

İnsan vücudu ise elektrik için oldukça iyi bir iletkendir. Canlı bir dokunun içerdiği sıvı ve elektrolit oranı ne kadar yüksek ise elektriği o ölçüde daha iyi iletir.

Kemik dokusu ve deri elektrik akımına karşı en çok direnç gösteren dokulardır. Kaslar, kan damarları ve sinirler akımı ise akıma karşı en az direnç ile iletirler.

Elektrik akımını azaltan en önemli faktör ise derinin akıma karşı gösterdiği dirençtir. Nemli ortam direnci önemli ölçüde azaltır. Dolayısıyla, düşük voltajlı küçük bir akımın nasıl yaşamı tehdit edici hale geldiği bu yolla açıklanabilmektedir.

Elektrik her zaman toprağa doğru hareket etme yolunu arar. Toprakla bir bağlantınız olduğunda elektrik teline dokunursanız elektrik akımı vücudunuzdan toprağa geçecektir.

Yapılan araştırmalar sonucunda 40 Volt'tan büyük gerilimlerin insan vücudu üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceği tespit edilmiştir. Oysaki işletmelerde ve evlerimizde bu gerilimlerden çok daha büyük gerilimler kullanılmaktadır.

Elektrik çarpmalarının özellikleri açısından 3 ana grupta inceleyebiliriz:

  1. Düşük gerilimli elektrik çarpmaları
  2. Yüksek gerilimli elektrik çarpmaları
  3. 3 .Yıldırım Çarpması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)