6 Ocak 2008 Pazar

KARINCA YUVALARININ AGZI HANGİ YÖNE BAKAR

KARINCA YUVALARININ AGZI HANGİ YÖNE BAKARKarınca yuvalarının ağzı güneye doğru bakar. Karınca genelde
toprağı vs. kuzey tarafına yığar. Karınca yuvalarının kimi toprağın içinde, kimi ağaçların içinde kazılmış olduğu gibi, mukavvadan meydana gelip tropikal orman ağaçlarına asılı olanları da vardır. Bazı karıncalar ise bitkilerle kayaların tabiî oyuklarından yararlanır, ya da başka böceklerin yuvasına yerleşirler. Karınca yuvası daima çevreye uyar. Dikkati çeken bir başka husus da bu yuvaların, arılarla eşek arıları’nınki gibi belli bir mimarisi olmayışıdır. Koridorları ve odaları plansız olarak uzayıp gider.
Avrupa’da en yaygın karınca yuvaları toprağın içinde kazılmış olanlardır. Derinlikleri ender olarak yarım metreyi geçer ve derine inildikçe ve merkezden uzaklaşıldıkça tünellerinin arası o nispette genişler. Karıncalarımız mandibulalarıyle toprağı kazar ve süpürürler. Toprak zerreleri bu arada birbiri arkasından yuvanın ana deliğinin etrafına yığılır ve bir çeşit krater meydana getirir. «Çayır karıncası» (Formica pratensis), «kırmızı orman karıncası» (Formica rufa) ve «kan kırmızı karınca» lar (Formica sanguinea) çam iğnesi, yaprak parçası ve küçük taş gibi çeşitli malzemeden bir kubbe bina ederler. «Siyah karınca» (Lasius niger) ile «kehlibar şansı karınca» (Lasius flavus) kubbelerinin içi oyuktur. Tabiat bilginleri, bu yapıtın, güneşin ısısını çekip alıkoymaya yaradığı kanısındadırlar. Texas’ın çalışkan «Tachymyrmex turrifex» karıncaları da yuvalarının ana ağzının üzerinde topraktan örülmüş bir kule dikerler.
«Dağ karıncalan», yukarıdaki duvarcı karıncalardan farklı olarak, yuvalarını, kendilerine kubbe vazifesi gören yassı taşların altında yaparlar. Taş kaldmlınca, koridorlar ve larva, nimfa ve yumurta dolu odalar meydana çıkar. Taş, burada kubbe ile aynı işi görerek güneş ışınlarını çekmek suretiyle kanncalan ısıtır.
2 000 - 3 000 metredeki karıncaların ısınmak ihtiyacı duymalarına karşılık çöllük bölgelerde yaşayanlar da güneşin kızgınlığından korunmak için çok derin yuvalar kazarlar. Tabiat bilginleri, Cezayir’in güneyinde «Messor arenarius» türünün, kumun altında, 50-100 metre karelik bir alan kaplayan 1,5 metre derinliğindeki bir yuvasına rastlamışlardır.
Mandibula’larmın güçlü dişleriyle odunu işleyen marangoz karıncalar da vardır. Fırtınada devrilen bazı ağaçların gövdesinin karınca galerileriyle delik deşik olduğu görülmüştür. Bu yuvaların sahibi «kara dülger karınca» (Camponotus lignîperdus), evlerle köprülerin kirişlerine de saldırır vec sebep olduğu zarar bakımından termit’lerden hiç geri kalmaz.
Uzunluğu 8-42 milimetreyi geçmeyen küçük varlıkların odun delmesi kolay iş olmasa gerektir. Bu yüzden de bazı türler bitkilerle kayaların tabiî oyuklarına yerleşirler. Afrika’da akarsuların içi oyuk dikenleri, karıncalar için çok elverişli bir barınaktır.
Bazı karıncaların, dallara asılı mukavva yuvaları bilhassa ilginçtir. Bu gibi yuvalar Tropikal Amerika’da, Madagaskar’da ve Hindistan’da pek , boldur. Madagaskar yerlilerinden «Cremastogaster emmae» ninkinin çapı 50 santim etrafmdadır.
Afrika, Asya ve Avustralya yerlilerinden «Polyrhachis» ve «Oecophylla» türlerinin dikili yuvaları, karınca mimarisinin en üst kademelesini meydana getirir. Yuva yapımında belki yüz karınca işbirliği eder. Birleştirmek üzere iki, üç uzun yaprak seçer ve bunlara erişmek için gerekirse, birbirini pedikürlerinden tutarak köprü meydana getirirler. Yapraklarının kenarları birbirine değince, terzi karıncalar işe karışır. Bunlar, mandibula’larının arasında kozasını örmeye hazırlanan bir larva tutmaktadırlar. Terzi karınca, yapışkan bir iplik salgılayan canlı aletini ileri geri oynatarak iki yaprağın kenarım birleştirir. Öbür terzi karıncalar da kendi larvalarıyle yaprağın bütün uzunluğu boyunca aynı işi görürler. Bu çalışma böylece, tamamıyle iplikle örülen yuva, sayısız odalı muazzam bir koza halini alıncaya kadar devam eder.
Bu gibi yuvaların aksine, yeraltında kazılanlarının büyüklüğün sınırı yoktur. 50 100 metre kare alanında olup ağzının üzerinde 1 metre yüksekliğinde ve 4 metre çevresinde kubbesi bulunanları görülmüştür. Bu yuvalar insan ölçüsünde büyütülecek olsalar, New York ve Londra gibi dünyanın en büyük şehirleri bunların yanında köy gibi kalırdı. Aynı türlere ait bazı karınca yuvalarının aralarında birleşerek bir konfederasyon meydana getirdikleri de görülmektedir. Fransa’nın Jüra bölgesindeki böyle bir konfederasyon, her biri 5 000-500 000 nüfuslu 200 yuvadan meydâna gelmişti. Birleşik Amerika’nın Penns.vlvania eyaletindeki daha muazzam bir tanesi ise 2 000 metrekarelik bir alan kaplıyor ve yeraltı galerileriyîe birbirine bağlanan 1 600 yuvayı içine alıyordu.

KARINCA YUVALARININ AGZI HANGİ YÖNE BAKAR

3 yorum:

Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)