22 Aralık 2010 Çarşamba

Yan Flüt Tarihçesi

Yan Flüt Tarihçesi


 

Batı müziğinde en çok kullanılan flüt cinsi olan yan flütün Çin'de M.Ö. 900 yılından beri kullanıldığı bilinmektedir. Flüt, Avrupa'ya 12. yüzyılda, öncelikle Almanca konuşulan bölgeler olmak üzere girmiş ve ilk önceleri çoğunlukla askerî bandolarda kullanılmıştır. "Alman flütü" isminin verilmesi bu zamana denk gelmektedir. Flüt daha sonra 16 ve 17. yüzyılda oda müziğinde kullanılan bir enstrüman haline dönüşmeye başlamıştır. Bu ilk flütler, 6 parmak deliğinden ibaret tek parçadan oluşmaktaydı. Ancak 1600'lerde flüt, birbirine bağlı 3 parçadan ibaret olarak yeniden tasarlanmıştır. Aşamalı olarak flüte daha fazla tuş eklenmiş ve orkestra parçalarında yerini almaya başlamıştır. 1800'lü yıllarda 4 tuşlu flüt en çok kullanılan türü olmakla beraber, 8 tuşlusu da geliştirilmiştir.

Ünlü Alman flütçü Tehobald Boehm, sanatının zirvesine ulaştığı yıllarda, kullanılan yan flütlerin ihtiyaca cevap vermekte yetersiz kaldığını görmüştür. Çağ, müzik edebiyatının olağanüstü gelişme gösterdiği bir çağdır. Bestecilerin ifade gücü, çalgıların teknik gelişmişlikleriyle sınırlı da olsa bu sınır zorlanmaktadır. Besteciler sınır tanımazken, çalgılar yetersiz kalmaktadır.

Bu düşünceden yola çıkan Boehm, 1832 yılında akustik (ses fiziği) bilgisi ile sanatındaki becerisini birleştirerek, bugünkü modern flütü geliştirmiştir. Yan flüt, bu yüzden "Boehm flüt" adıyla da bilinmektedir.

Yan flüt, orkestraların ve bandoların önemli bir melodi çalgısıdır. İlk zamanlarda abanoz ağacından yapılırdı. Günümüzde ağaç flütler hâlâ kullanılıyor olmasına rağmen çok yaygın değildir. Bakır alaşımlı, gümüş, krom ve nikel gibi paslanmaz madenlerle kaplanmış parlak metallerden yapılanlar en çok kullanılanlarıdır. En değerlileri de gümüş ve altından yapılanlarıdır. Yan flütün iç çapı 1,9 cm, uzunluğu 67 cm'dir. Üç ana parçadan oluşmaktadır. Baştaraf hafif konik, orta ve uç kısmındaki parçalar silindirik boru şeklindedir. Üzerindeki ("perde" diye adlandırılan) deliklerin birbirine uzaklıkları ve çapları farklı ölçülerdedir.

Boyu yaklaşık 30 cm olan yan flütün bir küçüğüne pikolo denir. Pikolo, yan flütün hemen hemen kopyası gibidir. Pikolonun boyuna yakın bir benzeri ise fifredir. Fifre, ağaçtan yapılmıştır, üzerindeki mekanizma daha basittir. Her ikisi de yan flüte göre bir oktav tiz ses verirler. Üçü de üfleme tekniği bakımından birbirine benzeyen çalgılardır. Son yıllarda yan flütün alto ve bas çeşitleri de üretilmiştir fakat yaygın olarak kullanılmamaktadır.

Bazı çalgılar sol anahtarına göre ikinci aralığa yazılan "la" notasını, başka bir ses gibi kabul eder. Örneğin klarnetlerden bir tanesi, portenin altındaki birinci çizgiye yazılan "do" sesini "si bemol" olarak verir. O yüzden bu klarnete "si bemol klarnet" denilmiştir. Bu tip çalgılar "transpoze çalgılar" olarak adlandırılırlar. Yan flüt, sol anahtarını kullanır. Transpoze çalgı olmadığı için notaların yerlerini değiştirmeden okur.

En kalın sesi portenin altına çizilen birinci ilave çizgideki "do"dur. Bu yüzden "do flüt" olarak da bilinir. Fazla kullanılmamakla birlikte do sesinin altına inen flütler de vardır. En ince sesi ise portenin üstüne çizilen, beşinci ilave çizgiden sonraki "do"dur. İnceye doğru bu sınır birkaç ses daha zorlansa da bu seslerin kullanımı çok yaygın değildir. Genellikle ses sınırı üç oktav diye tanıtılır.

Nefesli Çalgıların birçoğunda (klarnet, obua, zurna gibi) ses çıkarmaya yarayan bir düzenek (dil) vardır. Yan flüt, pikolo, fifre ve ney'de doğrudan ses çıkarmayı sağlayan bir düzenek olmadığı için "dilsiz Nefesli Çalgılar" grubunda sayılırlar.

Nefesli Çalgılar için bir başka gruplama da, üretiminde kullanılan maddeye göre yapılır. "Bakır nefesliler" ve "ağaç nefesliler" şeklindeki bu gruplamaya göre yan flüt her ne kadar metalden yapılmış olsa da "ağaç nefesliler" grubunda yer alır.

Yan flüt; parlak sesi ve kıvrak hareketleri yapabilme özellikleri dolayısıyla etkileyici melodileri çalmada çok kullanılan önemli bir solo ve eşlik çalgısıdır. Toplumsal olaylardan zafer coşkularını, sevinç ve mutlulukları, insan sevgisini, özgürlüğü, ilkbahar ve yazın doğal hareketliliğini, çiçekleri ve kuşların cıvıltısını müzikle anlatmayı en güzel yapan çalgıdır. Sesinde karamsarlık yoktur.

Not: Yazı hazırlanırken Yurtrenkleri Yayınları'ndan çıkan Mustafa Arı imzalı "Yan Flüt Metodu" kitabından yararlanılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)