12 Aralık 2007 Çarşamba

İZMİRİN İŞGALİ NEDİR?

İzmir'in İşgali
İzmir'in İşgali, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan tarafından işgali. 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.
İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası ve Belkahve'ye kadar İzmir'in hinterlandı da işgal edilmiştir. 1920 Nisan'ından sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.
İşgal Kararı ]
İzmir'in işgali düşüncesi 1919'un Şubat ortalarında Yunanistan başbakanı Venizelos'un önerisiyle, İngiltere başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı. ABD başkanı Wilson bu öneriye önce kesinlikle karşı çıktı, ancak 25 Mart dolayında daha esnek bir tavrı benimsedi. 7 Mayısta İngiltere, ABD ve Fransa, Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesinde mutabık kaldılar. Karar 15 Mayısta uygulandı.[1]
İşgalin statüsü
Yunan işgali, Türk barış antlaşmasının imzalanmasına kadar sürecek bir güvenlik tedbiri olarak sunulmuştur. (Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na göre, barış imzalanıncaya kadar müttefik devletlere gerekli gördükleri limanları ve stratejik noktaları işgal etme yetkisi verilmişti.) İzmir Yunanistan'a ilhak edilmemiş, Yunan askeri kontrolü altında bir Türk vali tarafından yönetilmiştir.
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması uyarınca İzmir ve Ayvalık beş yıl süreyle Yunan işgali altında Osmanlı egemenliğinde kalacak, bu sürenin sonunda hangi devlete katılacaklarına ilişkin plebisit (halkoylaması) yapılacaktı.
Türk ve dünya kamuoyu işgali, Türk ulusuna yönelik bir hakaret ve nihai Yunan ilhakına yönelik bir adım olarak değerlendirmiştir.
İşgale yönelik eleştiriler
İzmir'in Yunanlılarca işgali fikri Batı dünyasında birçok siyasetçi ve asker tarafından şiddetle eleştirildi. Barış Konferansındaki ABD delegasyonunun resmi raporuna göre,
"...ekonomik açıdan bakıldığında Küçük Asya'nın batısındaki kıyı şehirlerinin İç Anadolu'dan ayrılması insafsızca bir darbe olacak ve Türk İmparatorluğu kendisini denize bağlayan doğal çıkışlardan kopacaktır."
Winston Churchill sonradan İzmir'in işgalini şöyle değerlendirmiştir:
"Wilson, Lloyd George, Clemenceau ve Venizelos gibi aklını, ihtiyatını ve tecrübesini yaşam karşısında sınamış seçkin devlet adamlarının Paris'te nasıl olup da böylesine acele ve ölümcül bir adım atabildiklerini halen anlayabilmiş değilim."
İşgalin gerekçeleri
İşgalin gerçek nedeni dönemin dünya basınında çok değişik şekillerde değerlendirildi. İzmir'in Yunanistan'a katılmasının askeri ve ekonomik yönden imkânsız olduğu, dolayısıyla asıl amacın farklı olduğu görüşü sıklıkla dile getirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)