12 Aralık 2007 Çarşamba

Trafik kazalarını en aza indirmek için yapılması gerekenler nelerdir

Trafik kazalarını en aza indirmek ve trafik kazalarını önlemek için yapılması gerekenler

2000 yılını geride bırakıp 2001 yılına girdiğimiz şu günlerde, ülkemiz gittikçe artan bir oranda adeta savaş yaşar gibi sürekli trafik şehidi vermektedir. Günde ortalama 12 kişiyi trafik canavarı kurbanı olarak verdiğimiz ülkemizde; iyi bir trafik bilincine erişmiş insanlar, ancak trafikte yol güvenliğini sağlayabilir. Nitekim, yapılan araştırmalar, Türkiye’de kazaların büyük çoğunluğunun yol hatalarından çok sürücü hatalarından kaynaklandığını göstermektedir. Örneğin; 1999 yılında araç hataları 805, yol hataları 236, yolcu hataları ise 131 kazaya neden olmuştur (ANKARA, Cumhuriyet Bürosu).

Evet gerçekten de ülkemizin geçmişte ve günümüzde yaşadığı en önemli sorunlardan birisidir Trafik. Trafik terörü, TBBM Trafik Kazalarını Araştırma Komisyonu Başkanı Ahmet Tan´ın da belirttiği gibi Türkiye’deki diğer terör olaylarını gölgede bırakacak seviyeye ulaşmıştır. Hemen hemen her gün onlarca vatandaşımız trafik kazalarında hayatlarını kaybetmektedir. Bu kazaların son yıllarda ortaya çıkardığı tablo korkunç boyutlardadır. Bu durum kamuoyunun, medyanın, toplum örgütlerinin bu konuya yönelik ciddi önlemler alması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.

Ülkemizde hemen hemen her gün radyo, televizyon gazete gibi kitle iletişim araçları, ehliyetsiz, alkollü araba kullanan, trafik kurallarını hiçe sayan birçok sürücünün ve yaya kurallarını bilmeyen ya da uymayan yayaların neden olduğu kazalarla doludur. Bütün bunlar çocuklarımıza trafik eğitimi konusunda olumsuz model oluşturmaktadır.

Peki, trafik sorunun nasıl çözebilir ve trafik kazalarını nasıl en aza indirebiliriz? Bu soruya verilebilecek en güzel cevap ya da anahtar kelime "eğitim"dir. Ülkemizde genellikle geçmişten günümüze kadar trafik sorunun çözümünde çevresel faktörler (yolların, trafik ışık ve levhaların vb. düzenlenmesi, trafik cezalarının arttırılması yani trafik yasasının düzenlenmesi gibi) üzerinde durulmuştur. Tabii ki çevresel faktörlerin iyileştirilmesi, düzenlenmesi önemlidir. Ancak, insanların trafik konusuna yönelik zihinsel ve duyuşsal tutumlarını değiştirmediğimiz sürece şekilsel olarak bazı şeyleri değiştirmemizin hiçbir anlamı yoktur.

Her şeyden önce, sürücü ve yayaların bilgi ve dikkatini geliştirecek geniş ve yaygın bir eğitim verilerek trafik kurallarına karşı ciddi bir vatandaşlık bilinci oluşturulmalıdır. Yani, insanlarda trafik bilincini içselleştirmeliyiz. Sadece trafik polisleriyle ve cezalarıyla bir dış kontrol mekanizması oluşturulmamalıdır. Örneğin, sürücü polisi gördüğü için (onun ceza yazmaması için) emniyet kemerini takmamalı, yanlış sollama yapmamalı, hız sınırını aşmamalı. Bütün bunları kendisi istediği için yapmalı ve iyi bir vatandaş olarak, trafik sorumluluğunu yerine getirme bilincini taşımalıdır.

Yine yurt dışında olduğu gibi yollarda bütün sürücüler trafik polisi olmadan da birbirlerini denetleme sorumluluğu ve bilincini taşımalıdır. Yani, karşınızdaki insan yolda, bir trafik hatası yaptığında onu uyardığınızda "dayak yeme yerine küfredilme yerine" bir teşekkür edilme mesajı alabilmesiniz.

Kısaca; ülkemizde yol ve trafik güvenliğini sağlamak, kazaları en aza indirmek ve trafik bilincine sahip bu konuda duyarlı ve sorumlu bir nesil oluşturmak için toplumda bulunan tüm insanları bu konuda eğitmek gerekir. Bunun için de toplumda bulunan trafikle ilgili yada ilgisiz resmi ya da özel tüm kurum ve kuruluşların bu iş için seferber olması gerekir. Öncellikle kırsal kesimden başlamak koşuluyla okuma-yazma seferberliği gibi trafik eğitimi seferberliği başlatılmalı ve böylece yaygın eğitim yoluyla çocuk, genç, yetişkin, yaşlı demeden herkes trafik kurallarına karşı duyarlı hale getirilmelidir.

Ayrıca, örgün eğitim yoluyla da okulöncesi eğitim kurumlarından başlamak koşuluyla çocuklara okullarda trafik eğitimine yönelik bilgiler verilmeli, ancak bu bilgiler sadece teori düzeyinde kalmamalı teori ve uygulama birleştirilmelidir. Yani bu sorun sosyal bir problem olarak ele alınmalı ve yaşamla bütünleştirilmelidir. Öğretmenler, trafik dersini işlerken drama yöntemini kullanarak, çocuğu sokağa ve caddeye çıkararak, ona çeşitli filmler seyrettirerek, gözlemler yaptırarak trafik bilincini oluşturmaya çalışmalı ve davranışlarıyla çocuklara olumlu model olmalıdır. Do[al olarak öğretmenlerin bütün bunları yapabilmesi ve olumlu model olması için öncellikle onların da trafik eğitimi konusunda eğitilmiş olması gerekir.

Yukarıdaki uygulamaları yerine getirdiğimizde, yani hem örgün hem de yaygın eğitim yoluyla insanlarımızı trafik konusunda eğittiğimizde ve bu iki eğitim türü arasında bir tutarlılık oluştuğunda gerçek anlamda "trafik kazalarını en aza indirme" amacımıza ulaşmış olacağız.

Hepinize kazasız belasız günler geçirmeniz dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)