BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE ÖNEMİ HAKKINDA BU YAZIMIZDA ÇOK GENİŞ BİLGİ SAHİBİ OLACAKSINIZ.
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE ÖNEMİ
1960-70’li yıllardaki sanayi ve teknoloji devrimleriyle birlikte yavaşça ilerlemeye başlayan bilgi devrimi, 1990’lı yıllarda ivme kazanmış, 2000’li yıllarda tepe noktasına ulaşmıştır. Bilginin alımı ve bunun gerektirdiği sürecin yanısıra anlamlı bir bütün haline getirtilip değerlendirilmesi ve bu bilgi yumağının kurum içi ve dışı paylaşımı devlet dahil diğer kurum, kuruluşlar ve toplumun bireylerini etkiye tabi tutmuştur. Ülkeler arası sınırların kalkmasıyla birlikte bu etkileyiş, birey tutumlarını ve devlet politikalarını şekillendirmiştir.
Bilişim teknolojilerinin yaşantımızı bir çok yönden etkilemeye başlaması sonucunda organizasyonların performansı, “bilişim teknolojilerinin” organizasyonların birer kültürü haline gelip gelmemesine bağlı olarak etkilenmeye başlamıştır. Öyle ki, işletmelerin hayatlarını sürdürebilmeleri bilişim teknolojilerinin stratejik kullanımına bağlıdır. Bu teknoloji, 1990’lara kadar çoğunlukla alt ve orta kademede kullanılmış, stratejik amaçlı üst düzeyde kullanımı 1990’larla birlikte gerçekleşmeye başlamıştır. Bunda, hiç şüphesiz, donanım özelliklerinin iyileşmesi ve maliyetlerin çok büyük ölçüde düşmesi ve yazılımların kolaylıkla kullanılabilir hale gelmesi etkili olmuştur.
Bilişim, bilgi teknolojisi nedir?
Kimi akademik çevrelere göre bilişim teknolojisi; “insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığı ile düzenli biçimde işlenmesi bilimi” olarak tanımlanmaktadır. Böylece bilişim teknolojisi; “ana sistemlerden mikrobilgisayarlara kadar bilgisayar temelli tüm bilişim sistemlerinin” “bilgisayarlar aracılığıyla bilgilerin elde edilmesi, işlenmesi saklanması ve gerekli yerlere dağıtılması”dır.
“Temel bileşenini” insanın oluşturduğu bilişim; resmi olmayan kanallardan gelen tüm bilgi akışlarını kapsar. Bilişim teknolojileri; iletişim ve haberleşme araçlarının yaygınca kullanıldığı alanlardır. Bilgisayar, network (bilgisayar ağı), faks, basın, TV, uydu, radyo, elektronik posta, elektronik dağıtım kanalları, elektronik veri tabanları, video konferans, seminerler, üniversite kütüphanelerinden elde edilen kitap ve ders notları ile dergiler, kurum dışı danışman ve araştırıcılar, beyin fırtınası oturumlarından çıkarımlar, proje arşivleri, sanal ortamdaki sivil dialoglar ve tartışma ortamları vs. yaygın olarak kullanılan belli başlı bilgi alma araç ve metotlarıdır.
Böylece gittikçe artan etkileşim sonucu oluşan bilgi yumağı hayatımızın her boyutunu etkilemektedir. Organizasyonlar arası iletişim, sistemleri birbirine bağımlı hale getirmekte, bir etkileşim sağlamaktadır. Sınır ve coğrafya önemli olmaksızın ağlar aracılığıyla birbirine bağlı projeler gerçekleştirilmektedir.
ABD Düşünce kuruluşları
Dijital dünyanın hakimiyeti ile girilen 21. yüzyılda, ülkelerin bilişim yapısı da önem arz etmektedir. ABD buna en güzel örneği oluşturmaktadır. ABD, AR-GE faaliyetleri bugün itibariyle GSYİH içinde Japonya’dan sonra en fazla yere sahip ülke konumuna gelmiştir. Böylece ABD, bilgi teknolojisinin en üst düzeyde ve etkin şekilde sayısız kuruluş tarafından kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Öyle ki ABD’de tüm harcamaların yarıdan fazlası ve ülke ekonomisindeki büyümenin üçte birinden fazlası bilişim teknolojileri alanındaki gelişmelerden oluşmaktadır.
Bilgi toplumu; küreselleşme, demokratikleşme, bürokratik ve endüstriyel organizasyon yapısının geçerliliğini yitirmesi, insan kaynaklarının artan önemi, sınırların zayıflayıp kalkması ve şeffaflığın oluşumu gibi özellikleri beraberinde getirerek, bu özellikleri devlet sistemini etkileyen unsurlar haline getirmiştir.
Sürekli ilerleyen teknoloji devlet kurumlarının işleyişinde boşluklar yaratmış, gerçekleşen ekonomik ve toplumsal değişikliklerle birlikte başta toplum bireyleri tarafından farkedilen farklı ihtiyaçların karşılanmasını beraberinde getirmiştir. Bu da, 1960’lı yıllardan beri gittikçe büyümekte olan sivil toplum örgütlenmelerinin gelişmesine zemin hazırlamış, bu örgütlerin bilgi teknolojisinin oluşturduğu “bilinçli toplumla” birlikte, güçlü, etkin ve legal bir yapı haline gelmelerini sağlamıştır.
Bu teknolojiyi en çok kullanan kurumlardan biri de şüphesiz “düşünce kuruluşları” (think tank) dır. Düşünce kuruluşları (politika enstitüleri) kısaca; siyasi zorunluluklardan arınmış, bir takım ana değer ve ilkelerle yola çıkmış, tartışma-yeni fikir ve önerilerin oluşmasına zemin hazırlayan bağımsız veya bağımsız olması öngörülen kuruluşlar olarak nitelendirilmektedir.
Çağımızın “en ileri toplum ve demokrasi”si olarak nitelendirilen ABD’de kökeni 1950’lerden gelen yüzlerce düşünce kuruluşu zamanla oluşmuştur. Bunlar, devlet ve insanların politika ve tutumlarını zamanla değiştirip şekillendiren nüfuzlu ve erişim kapasitesi yüksek kurumlar haline gelmiş; adeta devletin “bir parçası” görevini üstlenmeye başlamışlardır. Bu bağlamda, etkin bir rol oynayan bu kuruluşlar özellikle “ideoloji” elbisesi içinde bilgiyi yaymaya çalışmışlardır.
Bilim, Düşünce Kuruluşları ve İdeoloji Elbisesi
Buna en güzel örneklerden biri 1960’lı yıllardan beri etkin bir şekilde örgütlenmesini devam ettiren “yeni muhafazakar” düşünce kuruluşları ve bunların devlet yönetimlerinde bulunan ideolojik yandaşlarının devlet politikasının şekillenmesinde oynadıkları roldür. Bu kişi ve kuruluşlar devlet politikasını etkilemiş ve bu doğrultuda geliştirmiştir.
Soğuk Savaş sonrasında Clinton yönetiminde ABD’de etkin ve saygın bir konuma sahip düşünce kuruluşları arasında liberal olanlar devlet politikasında etkin rol oynamışlardır. George W. Bush yönetimi zamanında ise politikalar, “yeni muhafazakar” ideolojiyi benimseyen “American Enterprise Institute”, “Brookings Institution”, “Heritage Foundation” ve “Project for New American Century” gibi düşünce kuruluşları ile başta ABD Savunma Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Richard Perle ve Beyaz Saray yönetiminde Dick Cheney, Condolezza Rice gibi üst düzey yöneticilerin kontrolü ellerinde tutmaları ve bu kurumların birbirlerinden karşılıklı güç alıp cesaretlenmeleriyle birlikte oluşturulmuştur. İzlenen politikalar da buna göre yön almış, iletişim teknolojisiyle birlikte bu tarz düşünce kuruluşlarının başta akademik çevreler olmak üzere toplumların etkilemesine neden olmuş ve bu ideolojinin daha rahat ve hızlı paylaşılıp yayılmasını sağlamıştır.
Liberal düşünce kuruluşları da seslerini duyurup etkinliklerini tüm hükümetlerde bir şekilde göstermişlerdir. Ancak Bush yönetimine bakıldığında, “yeni muhafazakar” ideolojiyi benimsemiş kişi ve kurumlar, devlet içinde toplamış oldukları kendi yandaş kadrolardan dolayı liberal olanlara göre daha etkili olmuşlardır Nitekim, Bush yönetiminin Irak’ta savaşa gitmesinden çeşitli uluslararası sorumluluklarından çekilmesine kadar bir sürü hareketi, bu ideolojinin, çeşitli devlet ve özel kuruluşlar aracılığıyla saltanatını sürdürmesini sağlamıştır.
Bilim çağında yol aldığımız bu süreçte, bilgi savaşçıları olarak adlandırılabilecek düşünce kuruluşları çalışan ve liderleri topluma bir şekilde ayna tutup “ideoloji elbisesi” gibi çeşitli yollarla bu bilgilere sınırsız erişimin yolunu açmaktadır. Bu bağlamda, öncü bir rol oynamakta, ülke içi ve dışı milyonlarca insanı etkileme potansiyeli taşımaktadırlar. Devlet yapısının şekil değiştirdiği günümüzde, başta düşünce kuruluşları olmak üzere tüm sivil toplum örgütler sınırsız bilgi ulaşımını sağlamaktadır.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)