Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi her zaman okunmakta ama anlamı çoğu kimse tarafından bilinmemekte Atattürk'ü anlamak için okuyunuz.
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin anlamı
Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında Dolmabahçe'de, yakın çevresinden vatanperver arkadaşları ile birlikte üzerinde tartışarak tamamladığı ve Türk'ün kurtuluş mücadelesini belgelere, tanıklıklara dayandırarak anlatan Büyük Nutuk'unu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, 1927 yılında 15-20 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Kurultayında tam 36 saat 33 dakikada okumuştur.
Nutuk'un hedefi; ulusal bağımsızlığın hangi koşullar altında, hangi zorluklar aşılarak kazanıldığını, bu uğurda verilen mücadelelerin ruhunu gelecek nesillere aktarmaktır. Her nedense okullarımızda, tarih diye okutulan kitaplar Nutuk'un kötü bir kopyası olabilmekten bile son derece uzaktır. Nutuk, okullarda zorunlu eğitim kitabı olmalı ve tüm öğrencilerin, belki bir, belki iki yıla yayılacak bir müfredat programı çerçevesinde Nutuk'un özünü, Vatanın ve bağımsızlığın değerini anlamaları, Atatürk'ün işaret ettiği tehlikeleri algılayabilmeleri sağlanmalıdır.
Tüm Büyük Nutuk'un bir özetini Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde bulmak olanaklıdır. Atatürk'ün Büyük Nutuk'u hazırlarken en çok heyecan duyduğu ve özen gösterdiği bölümün Gençliğe Hitabe olduğunu o tarihlere şahitlik etmiş olanlar bize aktarıyorlar. Gençliğe Hitabe'yi okurken bugün içerisinde bulunduğumuz koşulları da göz önünde bulundurursanız Atatürk'ün sadece o günü değil, çok daha ileriyi de gördüğünü hemen kavrayacaksınız.
not: Nutuk'un yanısıra, muhteşem Kurtuluş Savaşı'mızın gerçek yüzünü görmek istiyorsanız Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler" romanını (roman sözcüğü aldatıcı olabilir, belgesel-roman demek daha doğru sanıyorum) mutlaka okuyun, yorumcuların dediği gibi "okutun".
Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Bu sonucu, 'Türk gençliğine emanet ediyorum.
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi
emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirler. ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ - GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ ve Bilinmeyen Kelimeler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı aşağıdan yorumlama biçimi yazan yerden Anonim'i seçip yazabilirsiniz ;)